25 Mayıs 2012 Cuma

Çevre ve Kent Sosyolojisi: ÇÜK TİPOLOJİSİ



Durum: Amonyak zehirlenmesi
Metodoloji: Koklama
Araştırma Süresi: 8 ay

Bentderesi’ne yapılan 4 kilometrelik yürüyüş mesafesinde, alt ve üst geçit köprülere rastlarsınız. Hem insanlar hem araçlar için yapılan bu geçitler, kimi zaman sizi yağmurdan kimi zaman, birkaç saniyeliğine de olsa, güneşin kavurucu sıcağından korur. Hatta kimi zaman küçük abdest ihtiyacını gidermek için birebirdir.
Bu köprülerin faydalarının yanı sıra, bir tek konuda mağdur olursunuz. Envai çeşit sidiklerin harmanlanmasıyla oluşan kokulara maruz kalırsınız (ki ben çeşitleri ayırt etme konusunda epey ustalaştım). Dayanılmaz keskinlikteki koku, trigeminal sinir uçları vasıtasıyla koklama duyunuzu harekete geçirir, önce zihniniz tiksinti hissiyle uyarılır ve genziniz yanmaya başlar. Bu durum, kısa süreli de olsa, ufak çaplı bir şuur kaybına yol açar.
Salon adabınızdan sıyrılır ve “OHAAA! Sokağa işenir mi lan” dersiniz.
Sokağa işeme eylemi tabii ki köprü altlarıyla sınırlı değildir. Ancak köprü altlarında hava sirkülasyonu pek az olduğundan, mekan ve kişi açısından daha fazla kalıcı hasar bırakırlar.
İleride belediye başkanı veya zengin bir şahsiyet olursam (-ki muhtemel :P), 10 metre aralıklarla, özellikle köprü altları başta olmak üzere, amonyağı algılayınca dökülen sensörlü sifonları olan küçük ebatlı tuvaletler yaptıracağım. Evet evet, yanlış okumadınız, sensörlü sifonlar. Biz istiyoruz ki hep biz pisletelim başkaları temizlesin. Hem tuvalete gitmeye üşenen insanoğlundan pisliğini temizlemesini beklemek hata olurdu.
Ya beyler, sokaklara işemekten vazgeçin. İyi ki bir çükünüz var. He oldu, her şey size mubah anasını satayım. Ya da vazgeçtim, kendi sidiğinizde boğulun. Bir daha dünyaya gelirseniz, bir karınca olarak doğarsınız da pervasızın biri üzerinize işer belki.