Kadınlar bin bölünür…
Hem toplumsal varlıklardır, hem bireysel kalmak zorundalar.
Kariyer yapabilecek kadar hırslı
Ayakta kalabilecek kadar güçlü
Eşine ve çocuklarına karşı şefkatli olmak durumundadırlar.
Şefkatli olabildikleri ölçüde kadınlardır
Yuvanın kurucusu, evliliğin bekçiliği yüklenir bir de
görevleri arasına
Rolleri, görevleri gün geçtikçe artar da artar
Modern dünyanın kadını ekonomik özgürlüğüne ulaşmış
olmalıdır birçoklarına göre
Ekonomik özgürlük, diğer bir hakkından feragat ettiği
anlamını taşımaz asla
Tersine omuzlarına bir sorumluluk daha bindiği anlamına
gelir.
Çekip çevirme, koruyup kollama, toplama çıkarma, alma verme
vesaire…
Bir gün içinde birçok işi harikulade bir hızla bitirebilme
kapasitesine sahiplerdir erkeklerin aksine. Aynı anda cebir hesapları yapar,
diğer günün hazırlığını düşünürken, bir yandan tarhana çorbası karıştırır,
sevdikleriyle daha güzel günler yaşama hayalleriyle baharatlandırır çorbasını.
Tüm bu koşturmaca yormaz mı, hatta bazen bıktırmaz mı
kadını?
Elbette kimi zaman hareketli çarkların ısıttığı kayışları
gevşetebilir. Ama kadının böylesi karabasanlarla uğraşmaya ne zamanı ne de
dermanı vardır. Sorumlulukları vardır ve bir an önce başlanılan işi
sonuçlandırmalıdır. Ne evladı bir şeyden eksik kalsın ister ne de eşini kırışık
bir gömlekle işe yollamak…
Bir de eş dost yakın çevre vardır… Onlara göre, X Hanım ne
hamarat ne çalışkan kadındır ve herkesin yüzü suyu hürmetine bu övgüler boşa
çıkarılmamalıdır.
Cefakârdır kadın ve hakkı yoktur söylenmeye, ne de olsa tüm
bunlar onun sorumluluğundadır.
Bin bölünür kadın, zaman geçtikçe de daha fazla bölünür. Bu
bölünme vakti zamanıyla belki kendi içinde çatışmalara neden olmuştur ama kadın
tüm bu rolleri nasıl dengeleyeceğini de öğrenmiştir bu süreçte.
Erkeğin tek bir görevi vardır şu ahir dünyada. Güçlü olmak
bahşedilmiştir ona. Güç toplumsal bir varlık yapar erkeği. Toplumsallık kuşatır
her bir yanını. Yok mudur onun da bir çok görevi? Elbette vardır onlarca
sorumluluğu ama tek bir rolü vardır erkeğin, ne şefkatli, ne hamarat, ne lirik
ne de sentetik olmak zorundadır. Güçlü görünsün yeterdir, adamdır nihayetinde.
Keza erkek de kadın kadar insandır, onlar gibi duyguları, onlarınki kadar
bireysellikleri vardır. Ve gün gelir bu dürtüler erkeği de böler. Ama bu
bölünme çatışmayla sonuçlanır. Onlar ya kadınlara göre çok daha toplumsal
varlıklardır ya da kadınlar gibi rolleri dengeleyebilecek güçlü oyuncular
değillerdir. Son tahlilde kadına bir sorumluluk daha düşer: Erkeğin
çatışmalarının tezahürü olan şiddeti süspanse etmek…
Kadın bin bölünür derin olur, erkekler ikiye bölünür ruhu
hasar görür…