12 Nisan 2016 Salı

Parçadan Bütüne

             



Herkes bu dünyanın kendi hakkı olduğunu düşünüyor. Bir türlü paylaşamıyoruz. Öyle güzel ve büyülü geliyor ki, sadece sahip olmak istiyoruz. Hani dünyanın uzun ince bir yol olduğu tasvir edilirdi, bizler gelip geçen yolculardık hani?! Ülkemiz, şehrimiz, mahallemiz, evimiz, odamız, benliğimiz... Suya atılan bir parça taşın yuvarlak dalgalar oluşturarak çizdiği genişleme tam tersine dışarıdan içeriye, taşın merkezine gidiyor gibi sanki. Görüntüyü tersten izliyoruz. Genişleyip bir bütünlüğü kapsamak yerine, bütünlüğü bir benliğe hapsetmeye çalışıyor gibiyiz. Nedenini sorgulamıyorum; belki de doğal bir sürecin olağan bir parçasını yaşıyoruz, belki de bütünlüğü keşfedebilmek için içimizdeki benliği keşfetmemiz gerekiyordur, en azından bütünün bir parçasını anlamak için. Mikro ve makro kozmosla ilgilenen pek çok bilim insanın farkında olduğu gibi, evren küçücük bir organizmanın içinde bile saklı. Belki de anlayabilmek için parçadan bütüne gitmek gerekir, bütünden parçaya gitmeyi pek beceremiyoruz belli ki.