İlişkiler garip oluşumlar keza içinden çıkılmayan durumlar
olmadığına neredeyse eminim. Durumu zorlaştıran şey bizim bağımlılık halimiz ya
da ne bileyim değişimden korkmak da diyebiliriz buna. Yani özeti, gereken zamanda
olman gereken süreyi tamamladığın an gitmeyi bilmek, gidebilmek.
Arkadaşlık, evlilik vs her türden ilişki biçiminin,
içerisindeki katkı maddelerine göre şekillenen bir raf ömrü var. Maalesef ve
iyi ki. Maalesef çünkü her karşılaşma bir son gibi algılanır ya da öyle
algılanmak istenir çeşitli sebepler vesilesiyle. İyi ki çünkü her ilişki bir
zıplama taşıdır da aynı zamanda. Her ilişki derken her doğru ilişki demek gerekir sanırım. Doğru ilişki tabir edilen ise ders veren cinslerden. Bazıları tekrar
niteliği taşıyor zira ders alınmış olsa tarih de tekerrür etmezdi zaten. Dolayısıyla
her yaşanan ilişki doğru ilişkidir ve her biten ilişki bitmesi gerekendir diye
bağlayalım konuyu.
Karşılaşmalar da önemli, değerini bilmek gerek. Ben bu
noktada pragmatist bir varoluşçuluğa kayabilirim. Netekim insan kendi kişisel
zihinsel ve bilumum türde gelişimi sağlayabilmek için her karşılaştığı zorluğu,
bilgiyi ve her anı kendindeki bir açıklığı daha kapatabilmek adına kendine
yontmalıdır. Bu iyimser bir bakış açısı olmaktan ziyade acıma duygularını
törpüleyen zorlu bir süreçtir. Herkes beceremez çünkü herkes ders almayı
bilmez. Çeşitli haz ve dürtüleriyle hareket edenler –bu kötü bir şey olduğu
için değil tabii ki- sadece tekerrürleri yaşatırlar, hepsi bu.
Gel gelelim asıl mesele neyin ne zaman bittiğini
kestirebilmektir ve genelde geç kalınan bir haldir zira burada iyimser olmak
güzel olur işte. Durumun güzelliği geç olup güç olmamasıdır yani yine zaman da
hep doğru zamandır. Sancı çekmeye, yersiz sorgulara girmeye gerek kalmamıştır.
Bu iyimserlik meselesi hep kafamı kurcalamıştır çünkü
iyimser olmak zarar verici tehlikeli anları da üretir beraberinde. Sizlere çok
yabancısı olmadığınız bir tablo çizmek ve hatta onu boyamak istiyorum şimdi.
Bir ilişki hayal edin. Birbirlerinden çok etkilenmiş iki kişi. Karşı konulmaz
bir çekim. İşin kimyasını bilemem ama sanırım bu şey bir kimya meselesi. Her
şey güzel ve olması gerektiği gibi. Neyse ayrıntıya girmeyeyim… Yaşanan
etkileşimin sonundaki süreç tabii ki bir ilişki. Durum ilişkiye dönüşmeye
başladığı anda aranan en büyük şeyse güven oluyor genelde. Çünkü çarklar
dönmeye başlıyor ve siz bu adam veya kadın hayatımı açmaya onu hayatıma almaya değer
mi? sorgulamalarına dalıyorsunuz. Değer diye düşündünüz diyelim -ki genelde öyle olur zaten- uzun süreli bir
meşguliyetin de temelleri atılmaya başlanır. Sorunlar çıkar haliyle, kimi
çözülür kimi içinden çıkılamaz bir hal alır; iyi kötü, rezil rüsva ya da gurur
verici anlar paylaşılır. Paylaşımlar çoğalır, çoğalır, bağlılıklar başlar. Belki
de uzun bir süre sonra tanıma aşamasının halledilmeye, karşıdakinin çözülmeye başlandığının ve hangi konularda güvenip
güvenilemeyeceğinin bilinmeye başlandığının zannedildiği anlarda yavaş yavaş -ya
da bazı durumlarda çok hızlı- maskeler de düşmeye başlar. İşte ilişkilerin asıl
sınavları böyle zorlu anlarda verilir, tıkanır ya da bir adım sonrasına geçer.
İyimserlik bu noktada ya işlevsel olur ya da seni gerileten bir durumla baş
başa bırakabilir. İkisi de mümkündür çünkü her ilişki kendine hastır ve kendi
içinde değerlendirilmelidir nasıl ki her insan başka bir alemse…
İyimserliğin işlevsel olması durumu herkesçe malum ilişkinin
devam etmesi, badirelerin atlatılması ve iyi ve kötü günlerde bir yastığa baş
koyulmasının kabullenilmesi ve başka arayışlardan elin eteğin çekilmesiyle daha
nice maceralara birlikte adım atılmasının onaylanmış halidir.
Peki ya değilse, karşındaki adam/kadın senin ruh eşin veya
senin için doğru kişi değilse… Binlerce gün önce hissettiğin şeyler tükenmiş,
yeni duygu ve hareket alanları üretilemiyorsa ve artık nefes almak zorlaşmaya başlamışsa
ve her geçen gün bir öncekinden daha kötü bir hal alıyorsa bir ilişkiyi hala ve
göz göre göre kurtaracağını zannetmek ne kadar iyidir, doğrudur veya gerçektir?
Hiç olmayan ya da artık olmayan şeyleri var-mış gibi göstermeye çalışmak,
durumu kurtarmak çabasından ziyade bağımlılığı pekiştirir, değişimi ve gelişimi
ertelerken insan buna ne kadar müddet tahammül edebilir?
Bilemiyorum her ilişki nevi şahsına münhasırdır ve her
yaptığınız ve yapmayı planladığınız şey doğrudur. Bence evrime fazla müdahale
etmemek ve zorlamadan, kendiliğinden olmasını sağlamak lazım. Bu yüzden sanırım önemli olan, insanın kendini kandırmaktan
vazgeçmesi ve yoluna devam etmesi meselesidir.
Saygılar…