26 Şubat 2015 Perşembe

Biz Ne Olduk




Mütevazi, sessiz sakin, işinde gücünde olmak bazı yeni dünya düzeni insanları için ne kadar da anlaması güç bir halmiş. Çünkü sürekli kendini anlatması, sürekli "ben" le başlayan cümlelerle kendini pazarlaması gerektiği öğretildi insanlara. Her ne kadar bir şeyi yapamasa da yapabiliyormuş gibi davranması/görünmesi gerektiği... Bırak insanlık için, kendi için bile küçük adımları/başarıları abartması gerektiği ve ancak böyle yaparsa değerli olacağı öğretildi. En ve daha ile başlayan cümleler kurmaları salık verildi.
- Ben ondan daha...
- Ben en...
Özgüven denilen şey, zeki ve zevkli olmakla, iş bilmekle bir tutulur oldu. Oysa ne demişler, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Ama değerler, gerçekten değerli şeyler unutuldu, lafa bakılır hatta sadece ambalaja bakılır oldu. Tıpkı raflarda rengarenk sıralanmış, tadını güzelleştirmek ve raf ömürlerini uzatmak için, içlerine adlarını bile telafuz etmekte zorlandığımız (zararlı) maddeler konulmuş abur cuburlar gibiyiz. Kısa vadede tat ve tatmin sağlıyoruz.
Kendini değerli hissetmek, bir başkasını değersiz görmekle mümkün oldu. Başkasının başarısına şapka çıkarmak, taktir etmek yenilgi gibi algılanır oldu.

Tıpkı tv ekranına bakıyormuşcasına, birini tanıdığımız, neyi yapıp neyi yapamadığına karar verebildiğimiz, bir sürü önyargıya vardığımız, kendimizce yargılayabildiğimiz yanılgısına düşürür oldu bizi.  Hele bir de azıcık kıskanmışsak ona dair söylediğimiz, hissettiğimiz her şeyin mübah olduğunu var sayar olduk.
Bazen anlamakta gerçekten zorlanıyorum. Biz NE olduk?!