Yüzyıllarca öncesinden, çağdan çağa,
nesilden nesile, toplumdan topluma değişerek ve evrimleşerek günümüze dek
uzanan kurumsal bir öyküdür evlilik. Türlü rollere bürünmüş, bazen bir baskı
aracına dönüşmüş ama yine de her dönem üremek ve nesli sürdürmek adına koruma
altına alınmış toplumsal bir kimliktir özünde.
Toplum içinde kadın ve erkeğe, kendi
nezdinde roller biçer, görev ve sorumluluklar yükler.
Çeşitleri vardır…
Her fikre, her görüşe uygun bir yapıya
büründürülebilir. Evet, bir bukalemundur bir benzetme yapılacaksa…
Hangi zamanda ve neredeyse, oranın
ruhunu, şeklini, rengini taşır. Herkese uydurulabilir ve belki de her dönem
sürdürülebilir olması bu özelliğinden kaynaklanıyordur.
Görücü usulü evlilikler vardır, desti
izdivaçlar… Kimi tercihini aşk evliliğinden yana kullanır kimiyse mantık
evliliğini uygun bulur bünyesine.
Sebebi ve şekli ne olursa olsun, toplumsal
sözleşmelere benzer evlilikler, kadın ve erkek arasında imzalanan akdi bir
sözleşmedir. Karşılıklı verilen sözlerden öte, bağlayıcılığı ve yaptırımı
bulunan hukuksal ve toplumsal bir sorumluluktur evlilik…
Evlilik denilen evcilik oyununun çok
önemli bir görevi vardır bana kalırsa… Kişilerin karşılıklı hak ve çıkarlarının
korunmasından çok daha derin bir rol biçilmiştir aslında ona. Toplumu toplum
yapan en önemli yapı taşı aileyi, aile kurumunu korumak, sürdürmek ve kültürel
bağlar yoluyla nesilden nesile aktarılmasını sağlamaktır asıl amacı. Çünkü
toplumsal birlik bu bağı korumak ve sürdürmekle sağlamlaştırılabilir. Toplum
içindeki birey, aile aracılığıyla bu özelliğine ulaşabilir. Yani birey
toplumsal bir varlığa ancak aile aracılığıyla dönüştürebilir. Bu yüzden
toplumun ilk ve en önemli yapı taşıdır aile ve bu yüzdendir ki evlilikler çok
önemlidir bu yapı taşının oluşturulmasında.
Bir evliliğin sebebi ve şekli ne olursa
olsun, önemli olan verdiği sorumluluk ve rolleri doğru şekilde yapabilmektir.
Kişi âşık olduğu için, çocuk yapmak
için, kendini korumak ya da maddi açıdan yetersiz olduğu için evlenebilir.
Evlilik ciddi bir görevdir. Önemli olan bu kararı almadan önce getiri ve götürülerinin
hesaba katılarak adım atabilecek bilinç düzeyine erişmiş olabilmektir.
Kişi evlendiğinde sadece kendine,
evlendiği kişiye ve dünyaya getireceği çocuklarına karşı sorumlu değildir. Tüm
toplum nezdinde bu sorumluluğu üstlenmiş demektir.
Evcilik oyununun, deneme yanılmaların
ötesinde bir süreci omuzlarının üzerine alabilme kudretine sahip olmayı
gerektirir. Fedakârlığı barındırır içinde. Karşılıklı hoşgörüyle çevrilmezse
etrafı, en ufak sarsıntılar çöküntüye uğratır tüm yapıyı. Çöktüğündeyse, bırakın sosyal bir varlığın gelişimini,
bireysel kimlik bile bulunamayabilir enkazın altında.
Evlilik ciddi bir iştir. Hem bireysel
hem sosyal bir sorumluluktur. Tek bir nedenden ötürü başlamaması gerektiği gibi,
tek bir nedenle sona erdirilmesi de çok doğru olmasa gerek benim kanaatime
göre. Bu nedenledir ki, başlaması ve devam ettirilebilmesi kadar,
sonlandırılması da aynı özeni, aynı sorumluluğu ve fedakârlığı gerektirir.
Belki de dünyada bencilliğin barınamayacağı somut tek adrestir evlilik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder