10 Nisan 2012 Salı

Tanrının Gizemi Yokluğunda Saklı?




Biraz da felsefe yapalım. Sorunsalımız pek içinden çıkılamayan bir durum olsa da ben de kendimce bazı teoriler üretebilirim. Evet yapabilirim bunu. İzninizle açıklamaya çalışayım. Tema, varlık ve yokluk, var olma ve yok olma hatta sonunda Tanrı’ya kadar uzanan bir pamuk ipliği. Başlıyoruz…
‘Var olmayı’ bilir, hissedebilir ve bir şekilde tanımlayabiliriz. Oysa ‘yok olmak’ı tanımlamaya çalıştığımız her durumda onu var etmek zorunda kalırız. İçinde bulunulmayan, bilinemeyen ve hissedilemeyen şey tanımlanamaz kanımca. Ne olduğu değil, ne olmadığı tahminen bilinebilir.
Tasavvufta, varlığı ve yokluğu ve bununla birlikte tabi Tanrı’yı açıklamaya çalışan ‘Masiva’ diye bir kavramdan söz edilir. Masiva, dünya, kainat, evren, yani tanrı dışında bütün her şeyin olup bittiği bir evrendir. Bir Tanrı bir de Masiva vardır. Var olma durumu yani varlık Masiva’ya aittir. Buradan yola çıkarsak, Masiva’ya varlık, Tanrı’ya da yokluk diyebilir miyiz? İşte kısır döngü de tam bu noktada başlıyor zaten. Çünkü yokluğu açıklamaya çalıştığım her an onu var etmiş oluyorum ve açıklamaya çabaladığım şey yine yokluk değil varlığın kendisi oluyor. Sanırım Tanrı’nın gizemi de burada ortaya çıkıyor, çünkü yokluk tanımlanamıyor ve açıklanamıyor.
Kafa karıştırıcı görünebilir. Kimse basit olacağını söylememişti zaten. Bazen kafa karışıklığı iyidir. Daha berrak yapar zihni.
Sevgiler…

Hiç yorum yok: